HAYAT İSTE
YARİN NE GETİRECEK KİM BİLİYOR ‼️
Bir varmış bir yokmuş,
Tuz gölü ile tersakan gölleri arasına sıkışmış kendi halinde bir anadolu kasabası varmış,
Kasabanın en son at arabasına sahip bir aile varmış, hani deriz ya fakirliğin gözü olsun, işte o misal tarla koyun kuzu elde vardı, galiba yetmiyorduki,kapıda bir traktör yoktu, harman zamanı sapı samanı o at arabası ile samanlığa getirmek dünyanın zamanını ve emeğin alasını alıp götürüyordu,
Evin,
Huyu güzel, suyu güzel, yüzü güzel
Ağzı var dili yok misali bir kızları vardı, belkide yüksek konuştuğuna kimse şahit olmamıştır,
Her genç kız gibi o da evlilik çağında gönlünü birine kaptırdı, uzaklarda aramadı, şan şöhret, mal, para, peşinden gitmedi, kapı komşusunun genç delikanlısına gönül verdi, ve bu gönül karşılıklı idi ikiside boyu boyuna huyu huyuna birbirlerini tamamlıyorlardı.
Gel zaman git zaman, nişan yapılır, 3 gün 3 gece davul zurna eşliğinde bir düğün yapılar, borç harç mezat yapılarak her şey denkleştirilir, elde yok avuçta yok varsa yoksa 100 koyun sürüsü, babasının BEL dedigimiz 3 veya 4 ailenin koyunlarını kendi sürüsü ile birlikte meraya çıkarmasıyla koyun başına verilen para ile gelen gelir idi.
Gün geldi ayrı eve çıktılar, eli ekmek tutmalı idi, el kapısında çalışmaya başladı, baharda nadas sürüyordu, harman zamanı patosda, ekim zamanı mimzer başında, traktör ile olan işlerde eli yatkındı maharetli ve severek yapıyordu, sessiz sedasız geçinip gidiyorlardı, herkes gibi onlarda bir hayat mücadesi içersinde idiler,
Kara haber tez gelir, şafak sökerken elim bir iş kazası meydana gelir , traktörünün dizinin dibinde oracıkta ruhunu teslim etmiş olarak bulunur, Kasabanın üstünü kara dumanlar kapladı matem günlerce aylarca yıllarca sürdü, ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır, geride kalanlar için,
El ayak çekilince aradan yıllar geçince kararını verip artık bu acıyla buralarda bu hatıralarla yaşayamazdı
Tanıdık gözlerin yüzlerin , olmadığı, kulağın işitmediği, önlerinden gelip geçenlerin olmadığı, doğup büyüğü sokağı mahalleyi köklerinden koparıp kendini başka diyara başka eve başka ellere evinin kadını olmaya gitmiştir ,zor oldu, mor oldu, gelde ona sor bu nasıl bir acıdır, gitmek mi kalmak mı, arkasından gözü yaşlı kocaman bir kasaba bıraktı, gözyaşını sile sile kaderine boyun büktü
Her gün batımında kanalın beyaz tepeciklerine ( kuça kanele). üzerine çıkıp gölyazı yı derin derin seyredermiş, kim bilir aklından gözlerinin önünden neler neler geçirirdi,
Bütün masallar mutlu sonla biterdi, malesef bu masalın sonu acı ve göz yaşı ile bitti, hayat işte kimini ağlatır kimini güldürür,
Yattığın yer güllük gülüstanlık olsun.
Masalı okuyup görenlere selamlar, Kalın sağlıcakla.
12.01.2020
Fikret Sivridag. ✍